top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaştan Uca

TARİH KOKAN ŞEHİR

'İSTANBUL'


"Başka kaç kişiyi seversen sev

Bir sevda yalnız iki kişilik

Hele baş başa bir akşamda

Masalar hep iki kişilik"


Eğer Ankara’da yaşıyorsanız ve Ankara'nın güzelliklerini henüz tatmadıysanız, başka şehirlerin güzelliklerini görüp tatmak istemeniz kadar doğal bir şey yoktur. Belki de insan herhangi iki yeri karşılaştırmaktansa, her yerin kendine özgü güzelliklerinin olduğunu düşünerek hareket etmelidir. Bugün, Türkiye'nin en güzel şehirlerinden birine konuk oluyoruz. İstanbul…


Sadece tarihi ile bile insanı kendine aşık etme yeteneğine sahip bir şehir İstanbul. Hayatın her yanını içerisinde barındırıyor. İstanbul’u tanımlayan iki temel kelime var aslında: Kargaşa ve kalabalık. Tüm olumsuzlukları göze alarak, şehrin güzelliklerini tatma amacıyla çıktığımız yolculuğumuzda hedefimiz iki günün içerisine sığdırabileceğimiz tüm güzellikleri görmekti.


İlk durağımız Beşiktaş’tı. Bir tam gününüzü asla sıkılmadan geçirebileceğiniz bir yer burası. Özellikle Beşiktaşlıysanız kendi evinizde olduğunuzu benliğinizde hissedebilirsiniz. Yer yer göze çarpan heykeller, pankartlar ve duvar yazıları her baktığınız köşede bir anının varlığını haber verircesine duruyor. Bunları görmek ve tadına varmak için dikkatlice gezmek gerekiyor.

Beşiktaş Heykeli

Bahsettiklerimizi daha da güzel hale getiren bir diğer özellik de; gezimizi anılarla birleştirmemizi sağlayan biriyle gezme olanağını elde etmemizdi. Ataçar Pehlivan (Yaren'in babası), uzun süre İstanbul’da yaşamış ve İstanbul’un her köşesinde bir anı biriktirmiş. Beşiktaş’ta gezerken oradaki anılarını da bize anlatıp eskileri gözümüzde canlandırmamızı sağladı. 7-8 Hasan Paşa fırınının önünden geçerken, "Eşimle evlendikten sonra pek çok günümüzü burada geçiriyorduk. En sevdiğimiz şey güzel kokularını caddeye yayan bu fırından aldıklarımızı yiyerek boydan boya yürümekti" dedi.

7-8 Hasan Paşa Fırını

Beşiktaş’ın güzelliklerini geride bırakıp taksi dolmuşla Taksim’e geçerkenki güzergahımızda karşımıza çıkan Vodafone Arena, Beşiktaş ile Taksim arasındaki geçişi sağlayan en büyük yapılardan. Taksim’e yaklaştığımızda Dolmabahçe Sarayı’nın büyüleyici görüntüsü ile karşılaştık. Büyüklüğü ve tarihi ile başlı başına bir mucizenin yapılanmasıydı burası. Dolmabahçe Sarayı’nın tam karşısında yer alan duvarlarda aralıklarla Atatürk’ün fotoğraflarının bulunması tarihin gözümüzde canlanmasına yardımcı oldu.

Dolmabahçe Sarayı

Taksi dolmuşun durmasıyla İstanbul’un en güzel üçlemesine dahil olmuştuk: Taksim - Beyoğlu - Galata.


Taksim’in başında yer alan çiçekçiler… Bunlar öyle sıradan çiçekçiler değil; Romanlar. Renkli dünyaya girişin kapıları başka türlü anlatılamazdı. Biraz ileride aslında dünya üzerinde ne kadar küçük olduğunu anlayabileceğiniz bir kalabalık. Sağda solda konsolosluklar, elçilikler, mağazalar, nostaljik tramvay, tarihini dışarıya yansıtan yapılanmalar… Oldukça geniş caddenin arasından görünmeye çalışan sokaklar, şairlerin dizelerinde yer alan pasajlar...


Tüm bunların arasında farkında olmadan yürünerek varılan Beyoğlu... Yapıların samimileştiği, kalabalığın saflarını sıklaştırdığı, devamında muhteşem bir yere çıkılacağı hissini veren Beyoğlu. Küçük kafeler, müzik marketler, nostalji ile modernizmin bir araya gelişini kutlayan mağazalar…


Bütün bunların içerisinde en çok göze çarpan yapılanma müzik marketler. Hiçbir enstrüman çalmasanız dahi, eğer içinizde müzik zevki varsa burası dünyanın en güzel yeri. Güzelliklerin büyüsü, hayatın zorluklarını unutturmaya yetecek kadar etkili. 


Beyoğlu’nun devamında ilk başta akıldan geçen muhteşem bir yere çıkılacağı hissinin doğruluğunu gösterecek bir yere bağlanıyorsunuz: Galata. Efsanenin gerçekliğinin hissedilme derecesiyle eşsiz hale gelen yapı, ilk tekliflerin, ilk gezilerin, ilk aşkların, ilk arkadaşlıkların ortaya çıkma sebebi. Bu yapının etrafında yer alan oluşumlar gece gündüz söz konusu güzelliğe şahit olmanıza yardım edecek cinsten.


Biz İstanbul’un belli başlı birkaç yerini gezip görebildik; ancak İstanbul'daki tüm tarihi yaşayabilmeniz için birkaç günden fazlası gerekli. İstanbul’un her yeri Ankara'nın Kızılay'ı gibi. Buna rağmen İstanbul'u yaşayan hiçbir insan bu şehirden vazgeçemiyor.


Bir sonraki yazımızda beraber olmak dileğiyle...


Bol okumalar, bol gezmeler!

Yaren & Zeynep

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page