top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıBaÅŸtan Uca

AKEKA

Güncelleme tarihi: 6 May 2018

'Binlerce KuÄŸu'


Bir önceki yazımızda sizlerle beraber Pilavoğlu Han'ı gezmiştik. Han'ı gezip görmekle kalmadık, orada yer alan dükkan sahipleriyle de sohbet etme imkanı bulduk. Şimdi kahvenizi veya çayınızı alıp bu sohbete dahil olma zamanı!



İlk adresimiz Pilavoğlu Han'ın en renkli köşelerinden birinde bulunan Akeka Keçe Atölyesi oldu. Kapıda bizi ilk olarak süpürgesi ile birlikte keçeden yapılmış Akeka Cadısı karşıladı. Cadı ile selamlaşmamızın ardından içeri girdik.


İçerisi adeta bir hazineyi andırıyordu, sanki kapıda duran cadı da bu hazinenin sadık koruyucusuydu. Dükkanın hazine kavramı ile birleşmesinin en büyük nedeni geçmişten gelen renkleri bir arada bulundurmasıydı. Dükkanda ıslak keçeden yapılan geleneksel ürünler başta olmak üzere, gümüş, mine, boncuk ve deriden yapılma ürünler sergileniyor ve satılıyor. 


Banu AKKUZU

Şanslıydık ki ıslak keçe dersinin olduğu gün gezmekteydik. Bir yandan öğrenciler ile ilgilenen öğretmenimiz Banu AKKUZU, merak ettiklerimizi cevapladı. 

"Keçe nedir?"
- Keçe, benim okuyup araştırdığım kadarıyla, insanın dünyada yaşayabilmesi için en önemli destek malzeme olmuştur. Çünkü insanlar, hayvanları evcilleştirdikten sonra her şeyinden yararlanırken yününden de yararlanmaya başlamışlar. Dolayısıyla barınmak için çadır, üzerlerine giysi, ayaklarına çarık yapıp, hayvanlarını ve çocuklarını koruyabilmişler. Böylelikle ömür uzamış dünyada. Yani keçe keşfedilmeseymiş, insanoğlu bu kadar uzun süre dünyada kalamazmış o soğuk kışlarda. Biz keçeye saygı duyduğumuzdan ve insanoğluna desteğini bildiğimizden ortaklar olarak keçeye aşık olduk ve öyle de devam ediyoruz.
"Keçe nasıl yapılıyor? Yapılma aşamasında size göre en zor ve en keyifli yanları nelerdir?"
- Eğer bir işi çok seversen zaten her yönü keyifli gelir. O yüzden zorlandığım ya da özellikle çok keyif aldığım bir yanı yok. Keçe şöyle yapılıyor: Yün alınıyor, bu yün kırpılmış, boyanmış ve yumak haline getirilmiş yün tabii ki. Buna karşın, söz konusu yün eğrilmemiş olmalı. O yünü seriyoruz bu birinci aşama, sonra su ve sabunla tepiyoruz bu ikinci aşama ve son olarak da pişiriyoruz. Üç aşamada kumaşımız hazır hale geliyor. 
Tepme İşleminden Önce Hazırlanan Yün
"Keçenin farklı teknikleri var mı?"
- Var tabii. Biri bizim kullandığımız, geleneksel yöntem adını verdiğimiz, 'ıslattım, teptim, pişirdim' yöntemi. Biri de iğneleme dediğimiz bir yöntem. Bu bana göre yan yöntem ama bunu bir teknik olarak anlatanlar da var. Keçe iğnesini biz yapmamışız batılılar yapmış, biz onu motif yerleştirmek için kullanıyoruz. Ama sonra mutlaka ıslak keçe yapıyoruz. Bazıları sadece iğneleme yapıp bırakıyor ama bu doğru bir yöntem değil.
"Keçeden istediğimiz her şeyi yapabiliyor muyuz?"
- Evet her şeyi üretebiliyoruz. Çanta, yelek, ceket, broş, şapka gibi ürünleri örnekleyebiliriz. Hatta iç çamaşırı siparişi almışlığımız bile var.
"Keçenin yazın soğuk, kışın sıcak tutma özelliği var sanırım."
- Aynen öyle; çünkü keçe iyi bir yalıtım malzemesidir. sentetik keçeler yalıtım malzemesi olarak kullanılır. Parası olanlar da gerçek yünden yapılmış keçeyi evlerinde yalıtım malzemesi olarak kullanıyorlar. Çiyan, böcek veya akrep gelmediğinden çobanlar yaz kış keçeye sarılıp uyurlar. Keçe yeterince kalınsa kurşunu bile geçirmez, içine hapseder. Her anlamda koruyucu bir malzemedir diyebiliriz. Hatta bir araştırmada radyasyondan bile koruduğu iddia ediliyor. Ayrıca, ayağınız çıplak üzerine basarsanız, aynı kum ve çim gibi, tüm elektriğinizi alır, sizi keyiflendirir. Onun için her sabah uyandığınızda, her akşam yatmadan keçe parçasına basmanızda yarar var.
Keçeden yapılmış giysi örnekleri
"Piyasada keçe adı altında satılan ürün gerçek keçe midir?"
- Değil; çoğu petrolden yapılmış sentetik kumaşlar. Yünden keçe olarak satılan ürünlerin birçoğu da aslında ölmüş hayvanın yününün sıkıştırılması ile oluşturulan tabakalar. Ancak hayvan öldükten sonra yünü de canlı kalmayacağı için onlar bir süre sonra dağılıyorlar. Bizim kullandığımız yünler ise canlı hayvan yünleri, can hala keçenin üzerinde.
"Bu durumda siz yünü nereden temin ediyorsunuz?"
- Çeşitli yerlerden, genelde geleneksel keçecilerin yaşadığı Afyon, Balıkesir gibi yerlerden alıyoruz. Zaten yün ithal. İstanbul'da bu yünü büyük toptancılar getiriyor ve yün boyayanlara satıyorlar. Oradan da biz alıyoruz. 
"Farklı renklerde istediğimiz şekilde yün temin edebiliyorsunuz o zaman?"
- Tam bizim istediğimiz gibi değil, onların elinde bulunan tonları alabiliyoruz. Onlar çok fazla yün boyadıkları için bizim istediğimiz renkte olan az bir parçayı boyamazlar. Onlar bize katalog gönderiyorlar, biz de oradan seçiyoruz.
"Peki Kooperatif olma fikri nereden çıktı?" 
- Biz iki arkadaş atölyeyi sürdürürken kursa gelen arkadaşlar bizimle çalışmak istediler. Bunun üzerine biz de kooperatif kuralım dedik. Araştırdık. Şirket kâr amacına yönelik, daha bireyci bir iş ama kooperatif daha kolektif ve ortak çalışmaya, ortak yaşamaya yönelik. O yüzden kooperatif olmayı tercih ettik.
"Ne zaman başladınız?"
- 2013 yılı haziran ayında. 
"Şu an kaç kişisiniz?"
- 8 kiÅŸiyiz.
"İsimlerini sayar mısınız?"
- Ülker AKİT, Nüket EĞERCİ, Banu PEHLİVAN, Nurcan AYAŞLI, Bengü AKDORA, Seda Meral SÜZEN, Ranan YUMUŞAK ve Banu AKKUZU. 
"Bildiğimiz kadarıyla kooperatifte ders veriyorsunuz. Hatta şu anda da bir dersteyiz. Dersleri haftada kaç gün veriyorsunuz ve keçe yapmak isteyen biri yaklaşık kaç derste keçe yapabilir hale geliyor?"
- Kursumuz en az 5 ay sürüyor. Birinci sömestr olarak o 5 ayda bildiğimiz bütün her şeyi öğretiyoruz. İkinci 5 ayda da devam etmek isteyenlerle kalıplı çalışmaya geçiyoruz. Şu anda hafta içi salı günü eğitim var, cumartesi günü de hafta içi çalışanlara eğitim veriyoruz.
"Keçe haricinde kooperatifinizde başka kurslar da veriyor musunuz?"
- Gümüş, mine ve deri kursları veriyoruz. Aynı şekilde kurs almak isteyen kişinin durumuna, saat aralığına ve bizim zamanımıza bağlı olarak bir gün ayarlıyoruz. Onlar da haftada üçer saat oluyor. Onlarla da en az 3-4 ay çalışmak gerekiyor ürün ortaya çıkarabilmek için. 
Gümüş ve Mine Takı Örnekleri
"Biz anılarla yaptığımız işi birleştirmek istiyoruz. Siz de bize keçe ile birleştirdiğiniz bir anınızı anlatır mısınız?"
- Var, evet. Keçeyi bir sonraki kuşağa aktarmak amacıyla çocuklara bu işi öğretmek için çabalıyoruz. İlk defa 6. sınıflara ders verdik. Dersi verirken önce yünü serdiler, bunun ardından su ve sabunla kumaş haline getirdiler. Çocuğun bir tanesi elini yukarı açarak 'Aman Allah'ım bu bir mucize!' diye bağırdı (Gülüştük). 
"Eklemek istediğiniz bir şey var mı?"
- Bu işte en önemli sorun pazar sorunu. Bu işle uğraşanlar çok güzel şeyler üretiyorlar. Ancak saf ve doğal malzeme kullanmayı toplum olarak unuttuğumuz ve keçenin bakımı zor geldiği için insanlar keçeden uzak durmaya çalışıyorlar. O "at makineye iki dakikada yıkansın" keçelerini tercih ediyorlar. O yüzden satışlar az oluyor. Oysa ki satışların daha çok olması gerekir. Bunu da sizlerin aracılılığıyla attırmayı arzu ediyoruz. 

Tüm bu güzellikleri içerisinde barındıran Akeka Keçe Atölyesi'nin kendine özgü bir özelliği daha var: Adı. 'Akeka' kelimesi ilk başta tamamen bu işe başlayan arkadaşların soyadlarının ilk iki harfinin alınması ile ortaya çıkmış. Daha sonra araştırıldığında bu sözcüğün Kızılderili kabilelerince kullanılan bir terim olduğu öğrenilmiştir. Kızılderililer, 'Akeka' kelimesini 'Binlerce Kuğu' anlamında kullanmışlardır. Belki de bu en güzel tesadüftür.


Bir sonraki yazımızın ne hakkında olacağı bu sefer sürpriz olsun :)

Takipte Kalın!!


Bol okumalar, bol gezmeler!

Yaren & Zeynep

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page