Ankara her köşesiyle tarih kokan bir şehir. Bu hafta senelerdir Ankara'da öğrencilere ev sahipliği yapan bir yere konuk oluyoruz. Bahçelievler...
İlk durağımız Bahçeli'nin öğrenci mekanı haline gelmesinin en büyük sebebi olan Milli Kütüphane oluyor. Pek çok eseri içerisinde barınıdıran Milli kütüphane öğrenciler için hem en büyük kaynak hem de ders çalışmak için en sessiz alan olma özelliğine sahip.
Milli Kütüphane kuruluş çalışmaları, 15 Nisan 1946'da Milli Eğitim Bakanlığı Yayımlar Müdürlüğü'nde küçük bir büroda başlatılmış, kısa bir süre içinde 8000 eseri içeren bir koleksiyon oluşturulmuştur.
1 Nisan 1947'de geçici bir süre için başka bir binaya taşınılmış ve bu dönemde koleksiyon adedi 60.000'e ulaşmıştır. Söz konusu koleksiyonu hizmete sunabilmek için Ankara Kumrular sokakta bulunan ve günümüzde Ankara İl Halk Kütüphanesi'ne ev sahipliği yapan bina sağlanmış ve Milli Kütüphane, 16 Ağustos 1948'de kullanıcıya açılmıştır.
1965-73 yılları arasında ilk binanın gelecekteki gereksinimleri karşılayamayacağı öngörülerek yeni bir binanın planlanması çalışmalarına başlanmış ve bina 1982 yılında tamamlanmıştır. Milli Kütüphane, 5 Ağustos 1983'te yeni binasında (Bahçelievler yerleşkesi)kullanıcılarına hizmet vermeye başlamıştır.
Bu dönemlerde çok kalabalık olmasa da Milli Kütüphane'yi özellikle vize ve final haftalarında evi edinen öğrenciler, metro çıkışından kütüphane kapısına kadar sıra oluşturuyor. Teknolojinin bu kadar geliştiği ve internetin her türlü bilgiye ev sahipliği yaptığı günümüzde Milli Kütüphane'nin varlığını hala sürdürmesi tarihi ve eskiyi seven bizi en mutlu eden güzelliklerden.
Milli Kütüphane'den sonraki durağımız kütüphanenin karşısında yer alan Eser Parkı oluyor. Burası Bahçeli'nin kalabalığından uzak kalmak isteyenlerin çimlere serilerek vakit geçirmeyi tercih ettikleri yerlerden. Her bir köşede gruplar halinde oturan gençler, sıcaktan biraz uzaklaşmak ve soluklanmak isteyen yaşlılar, hayvanlarını gezdirmeye çıkmış ailelerden oluşan bu park bu kadar çok kişiye ev sahipliği yapabilecek büyüklükte.
Bu parkın bir diğer özelliği, belki de pek çok kişi bilmese de, Bahçelievler'de bulunan bir hastanede hastası olanlara ev sahipliği yapan bir yer olması. Bu yüzden gece geç saatlerde bu parktan geçtiğinizde bir banka ya da bir köşeye uzanıp uyumuş insanları görme ihtimaliniz çok yüksek.
Eser Parkı'nın çıkışında Bahçeli'nin en bilinen caddesine giriş yapıyoruz. 7. Cadde...
7. Cadde kafelerin, restoranların, butiklerin yer aldığı çok yönlü bir yer. Herkesin vakit geçirebileceği bir yer olan cadde günün her saatinde aynı dolulukta. Her adımda farklı bir dükkan, farklı bir konsept ilgimizi çekmek için birbiriyle yarışıyor adeta. Kafelerden gelen sıcak dost sohbetleri, bazılarından maç sesleri, çoğundansa müzik sesleri çalınıyor kulağımıza. Yazın bunaltıcı sıcağına meydan okurcasına sular püskürtülüyor caddenin misafirlerine. Biz de her kafeden azar azar payımıza düşen damlaları alıp serin serin caddeyi yürümeye devam ediyoruz. Tek yönlü cadde trafiği yayaları çok rahatsız etmese de 'Keşke trafiğe kapalı olsa da rahatça gezsek.' dedirtiyor bize.
7. Cadde'deki kalabalık ile bir süre ilerledikten sonra caddenin sonuna geliyoruz. Biraz acıktığımız için cadde sonundaki restoranlardan birine oturup güzelce karnımızı doyuruyoruz. Restorandan kalkıp 7. Cadde'nin paralelinde yer alan 3. Cadde'ye geçiyoruz. Bu cadde sakinliği ve bir sürü renkli butiğiyle 7. Cadde'den farklı bir atmosfere sahip.
3. Cadde'den başlayarak Bahçeli'nin ara sokaklarında dolanıyoruz. Bu sokaklara olağanüstü bir sessizlik hakim. Yeşilliklerin arasında kalan küçük apartmanlar 'Buranın hakimi biziz' dercesine kendilerini gösteriyorlar.
Ankara'nın en bilinen yerlerinden biri olan Bahçelievler her gün birçok kişinin uğrak noktalarından. Biz de burada vakit geçirmeyi çok seviyoruz ve burayı sizin için severek bir kez daha gezdik. Bahçeli'yi gezerken aklımıza takılan en büyük soruysa yazımızın içerisinde de belirttiğimiz gibi; 'Acaba burası trafiğe kapalı mı olmalı?' oldu. Sizce?
Bol okumalar, bol gezmeler!
Yaren & Zeynep
